Pazar gününün sessizliği vardı her yerde. Ne kimse camlara çıkıyordu ne de sokaklarda kimsecikler vardı. Camdan dışarı baktığında gördüğü tek şey hastanenin bekçisiydi. Kulübesinde gerine gerine oturuyor, sabahtan akşama kadar bardak bardak çay içiyordu. Birden içinden geçirdi. "Neden?" dedi. "Beni buraya neden kapatmışlardı?" Sonra gökyüzüne baktı. Ne kadar maviydi öyle! Sanki Tanrı'nın kocaman elleriyle şekil verdiği bulutlar yok olmuşlardı birden. Ya da hiç var olmamışlardı.
Gözlerini yumdu ve iç geçirdi. Yatağına oturdu. Yavaştan hatırlamaya başlamıştı. Birden kapı "Pat!" diye açıldı. İçeri giren üç hemşire hızlı hareketlerle adamın üzerindeki gömleği çıkardı. "Özgürsün!" dedi. Ağzı açık bir şekilde hemşirelere baktı adam. Daha neden burada olduğunu yeni hatırlamışken şimdi buradan ayrılıyordu. Çantasını aldı ve bu loş akıl hastanesinden uzaklaştı.
Şimdi gökyüzü başkaydı onun için, insanlar başkaydı. Dertleri, sıkıntıları başkaydı. Ve Tanrı bulutlara tekrar şekil verdi. Ayrıca kararttı onları. Ve yeri delercesine yağmur yağmaya başladı.
Hayatın özü budur aslında: Nasıl baktığın kadar nereden baktığın da önemlidir. Senin için mavi olanlar kararmadan hayatın tadını çıkarmayı bilmelisin...
Gözlerini yumdu ve iç geçirdi. Yatağına oturdu. Yavaştan hatırlamaya başlamıştı. Birden kapı "Pat!" diye açıldı. İçeri giren üç hemşire hızlı hareketlerle adamın üzerindeki gömleği çıkardı. "Özgürsün!" dedi. Ağzı açık bir şekilde hemşirelere baktı adam. Daha neden burada olduğunu yeni hatırlamışken şimdi buradan ayrılıyordu. Çantasını aldı ve bu loş akıl hastanesinden uzaklaştı.
Şimdi gökyüzü başkaydı onun için, insanlar başkaydı. Dertleri, sıkıntıları başkaydı. Ve Tanrı bulutlara tekrar şekil verdi. Ayrıca kararttı onları. Ve yeri delercesine yağmur yağmaya başladı.
Hayatın özü budur aslında: Nasıl baktığın kadar nereden baktığın da önemlidir. Senin için mavi olanlar kararmadan hayatın tadını çıkarmayı bilmelisin...
Yakup Gözderesi
Yorumlar
Yorum Gönder