Kâğıdım


Kâğıt tertemiz, düzgün.
Kalemin ucu sipsivri, heyecanlı
Bakışıyorlar.
Uzun bir bakışma

Kalem, kâğıda bir yaklaşıyor,
Bir uzaklaşıyor... 
İfade etmesi gereken şeyi, 
İfade etmeyi başaramıyor
Bir türlü.
Oysa o kadar özgür ki
İsterse rakamlarla, harflerle
İsterse çizgilerle, şekillerle 
Anlatabilir derdini, rahatça. 

Burada onu kimse göremez.
Kalemi tutan, gözlerini kapar 
Kalemin ne yazdığını görmemek için.

Kalem kendine güvenir.
Yavaşça kâğıda eğilir ve 
Sonunda dokunur. 

Ucu geri çekilir aniden
Çizmenin yarattığı ses, 
Yüreğini burkmuştur. 
Kâğıdın onu ne zamandır beklediğini bilse,
Hiç durur, hiç çekilir mi,
Bir adım geriye?

Kalem sessizce bekliyor. 
Çizgilerinin kâğıtta yarattığını sandığı acının geçmesini...

Kâğıt daha fazla dayanamıyor.
Çünkü kalem bir ileri bir geri yapmaya
Başlamıştır yine...

Kendini rüzgâra bırakıyor. 
Ayaklarından tutunduğu masadan
Çığlık atarak uçuyor.

Kalem, kâğıdın sesini içine çekiyor.
Sessizce izliyor kâğıdın süzülüşünü
Ve kâğıt, yere düşüyor. 
Canı yanıyor üstelik!
Kenarları kıvrılıyor, ucu buruşuyor!

Düştüğü yerden doğrulmaya çalışıyor kâğıt. 
Kalemi arıyor gözleri.
Yapamıyor. 

Kalem, yukarıdan seyrediyor olup biteni.
Ucunu içine çekiyor,
Kâğıt ne kadar uzakta da olsa duyar zannedip
İçeride sessizce ağlıyor, mürekkebi akıyor.

Öyle ki, kenarları titriyor, mekanizması sarsılıyor. 
Burnunun sızlaması artarken kalemin, 
Kâğıt ondan gelen kıpırtıları işitmiştir. 
Geriye katlanmış ayağını acı çekerek açıyor. 
Elleriyle kendini düzeltiyor
Ama hala kalkması imkansız.. 
Belli..

Kalem sakinleştiğinde
Yani
Kendini sarsmayı bırakıp
Kıpırdamadan, bakışları ileriye dönük
Ucu içine çekik
Gözyaşı dökmeye devam ederken,
Masa onun acısının rengine boyanmıştır. 
Oluk oluk akan içi, 
Masanın kenarlarından yere damlıyor..
Şap... Şap...

Kalemin akıtacak mürekkebi kalmamıştı. 
Artık
Yazmaya çalışsa doğru düzgün bile yazamaz belki.
Ancak hala çizme sesi çıkarabilir!
Eskisi gibi!

Ucunu dışarı çıkardı.
Kâğıt hala yerdeydi. 
Ama farklıydı sanki 
Bir sağa bir sola kıvranıyor,
Titreşiyordu. 
Son bir el sallayış mıydı bu? 
Evet
Kâğıt veda ediyordu!
Gitme!

Kalem başını eğdi.
Yerdeki izlerine baktı..
İçinin izlerine...
Var gücüyle kedini masadan itti!
Yuvarlandı.
Masadaki mürekkebine bulandı. 

ÇAT!

Yere çarpınca çıkardığı sese
Kâğıt öylesine acı bir çığlık attı ki
Kalem kahroldu. 
Geri dönemezdi ama artık,
O yaptığı gibi eskiden
Bir ileri, bir geri olmazdı artık!

Tepesi kırılmıştı kalemin. 
Yuvarlandı!
Kâğıda ulaştı sonunda.
Kâğıt onu sardı, 
O da kâğıdı rengiyle boyadı.

Düşmeyle birlikte çatlamıştı da
Kâğıt, onun çatlağını sardı. 
Kırılan tepesini okşadı.
Kalemin izi katlarına yayılıyordu kâğıdın, 
Kalem, çatlaklarının acısını yok sayarak
Kâğıda son kez sarıldı.
O yazdığı, sonra geri çekildiği kelimeye baktı.
Kâğıdım

Sonra ucunu içine çekti kalem. 
Kalan mürekkebinin de son damlaları sızdı 
Çatlaklarından. 
Son nefesini verdi. 
Kâğıt kaleme sarılı olarak öylece bekledi
Ucunu çıkarmasını
Bir şey söylemesini!
Ama olmadı
Kalem gitmişti..

Sonsuza dek!

Yorumlar